SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L BUYU’

<< 981 >>

باب: إذا اشترى شيئا، فوهب من ساعته قبل أن يتفرقا، ولم ينكر البائع على المشتري، أو اشترى عبدا فأعتقه.

47- Bir Şey Satın Alan Kimsenin İki Taraf (Alıcı İle Satıcı) Birbirinden Ayrılmadan Önce Onu Hibe Etmesi, Satıcının Da Buna Tepki Göstermemesi, Köle Satın Alan Bir Kimsenin Satın Alır Almaz Onu Azat Etmesi

 

وقال طاوس: فيمن يشتري السلعة على الرضا، ثم باعها: وجبت له والربح له.

Tavus bir malı rıza şartı ile satın alıp sonra da satan kimsenin satımının gerçekleşeceğini ve karın da ona ait olacağını söylemiştir.

 

وقال الحميدي: حدثنا سفيان: حدثنا عمرو، عن ابن عمر رضي الله عنهما، قال: كنا مع النبي صلى الله عليه وسلم في سفر، فكنت على بكر صعب لعمر، فكان يغلبني فيتقدم أمام القوم، فيزجره عمر ويرده، ثم يتقدم، فيزجره عمر ويرده، فقال النبي صلى الله عليه وسلم لعمر: (بعينه). قال: هو لك يا رسول الله، قال: (بعينه). فباعه من رسول الله صلى الله عليه وسلم، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (هو لك يا عبد الله بن عمر، تصنع به ما شئت).

 

[-2115-] İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bir yolculukta idik. Ben (babam) Ömer'e ait, binmesi zor olan bir deve yavrusuna binmiştim. Ben deveyi kontrol edemiyordum, deve topluluğun önüne geçiyordu. Ömer buna engel olup deveyi geri çeviriyor, ancak deve yine öne geçiyordu. Ömer de tekrar engel olup geri çeviriyordu.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ömer'e: "Bana onu saf buyurdu. Ömer: O senindir ey Allah'ın elçisi! dedi. Hz. Nebi: "Bana onu sat buyurdu. Ömer de onu Resulullah'a sattı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de bana; "Deve senindir ey Ömer'in oğlu Abdullah! Dilediğin gibi kullan" buyurdu.

 

Tekrar: 2610, 2611

 

 

قال أبو عبد الله: وقال الليث: حدثني عبد الرحمن بن خالد، عن ابن شهاب، عن سالم بن عبد الله، عن عبد الله بن عمر رضي الله عنهما: قال بعت من أمير المؤمنين عثمان مالا بالوادي بمال له بخيبر، فلما تبايعنا، رجعت على عقبي حتى خرجت من بيته، خشية أن يرادني البيع، وكانت السنة: أن المتبايعين بالخيار حتى يتفرقا. قال عبد الله: فلما وجب بيعي وبيعه، رأيت أني قد غبنته، بأني سقته إلى أرض ثمود بثلاث ليال، وساقني إلى المدينة بثلاث ليال.

 

[-2116-] Abdullah İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: Ben, müminlerin emiri Osman İbn Affan'a onun Hayber'deki bir malı (arazisi) karşılığında vadideki bir malımı (arazimi) sattım. Satım akdini yapınca, ben onun akdi bozmasından korkarak gerisin geriye dönüp evinden çıktım. Uygulama (sünnet), alıcı ve satıcının birbirinden ayrılmasına kadar muhayyer olması şeklindeydi. Satım akdini kesinleştirdikten sonra bir de baktım ki ona hakkından daha az vermişim (onu aldatmışım)! Çünkü ben onu Semud arazisine üç günlük bir mesafeye yollarken o beni Medine'ye üç günlük bir mesafeye yollamış!

 

 

AÇIKLAMA:     Bu konu, başlıkta yer alan husus gerçekleştiğinde muhayyerliğin sona erip ermeyeceğini belirtmektedir.

 

 

Satın Alınan Malda, Teslim Almadan Önce Tasarrufta Bulunmak

 

Ibnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: Buharî, konudaki İbn Ömer'in ikinci hadisi ile meclis muhayyerliğini ispat etmeyi istemektedir. Hadisten anlaşıldığına göre alıcı, satın aldığı malda bir tasarrufta bulunur ve satıcı herhangi bir tepki göster­mezse, satıcının muhayyerlik hakkı ortadan kalkar. Nitekim Buharî de bunu anlatmıştır.

 

İbn Battal şöyle demiştir: Alıcı malda hibe ve azat gibi bir tasarrufta bulunup da satıcı buna tepki göstermediğinde satım akdinin caiz olduğu konusunda alim­ler icma etmekle birlikte, satıcının tepki göstermesi ve razı olmaması halinde ne olacağı konusunda ihtilaf etmişlerdir. Satım akdinin, bedenen ayrılmaya gerek olmaksızın sözle tamam olacağını kabul edenler bu akdi onaylamaktadır. Satım akdinin, iki tarafın bedenen ayrılmasıyla kesinlik kazanacağını kabul edenler ise bunu onaylamamaktadır. Hadis onların aleyhine delildir. Durum, mutlak olarak İbn Battal'ın dediği gibi değildir.

 

 

Satın Alınan Malın, Teslim Alınmadan Önce Başkasına Satılması

 

Alimler satım akitleri arasında şu şekilde ayrım yapmışlardır: Teslim alma­dan önce yiyecek maddesinin satılamayacağı konusunda ittifak etmişlerdir. Yi­yecek maddesi dışındaki şeylerde İse birkaç görüş vardır:

 

1- Teslim alınmadan önce hiçbir şey satılamaz. Bu, Şafiî ve Muhammed İbn Hasen'in görüşüdür.

 

2- Ev ve arazi gibi malların dışındakiler teslim alınmadan önce satılabilir. Bu görüş, Ebu Hanİfe ve Ebu Yusufa aittir.

 

3- Ölçülen ve tartılan mallar dışında mutlak olarak caizdir. Bu, Evzaî, Ahmed ve İshak'ın görüşüdür.

 

4- Yiyecek ve içecek maddeleri dışında mutlak olarak caizdir. Bu, Malik ve Ebu Sevr'in görüşü olup, İbnü'l-Münzir de bunu tercih etmiştir.

 

 

Satın Alınan Malda, Teslimden Önce Yapılan Diğer Tasarruflar

 

Satın alınan kölenin teslimden önce azat edilmesi konusunda da alimler ih­tilaf etmiştir. Çoğunluğa göre bu sahih olup, azat teslim alma yerine geçer. Alıcı­nın peşin akitte bedeli ödememesi sebebiyle satıcının hapis hakkının olması ya da olmaması durumu değiştirmez.

 

En doğru görüşe göre teslim alınmayan malın vakfedilmesi de sahihtir.

 

Teslim alınmayan malın hibe ve rehnedilmesi konusunda görüş ayrılıkları vardır. Şafiîlerdeki en doğru görüşe göre ikisi de sahih değildir.

 

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

Bu hadis, sahabenin Hz. Nebi'e ne kadar saygı duyduklarını ve yürü­yüş sırasında onun önüne geçmediklerini göstermektedir.

 

Hayvanların ilerlemesine mani olmak caizdir.

 

Satım akdinde mal sahibinin malını arz etmesi şart değildir. Bu olmaksızın satıcıdan malını satması istenebilir.

 

Bedeli ödenmeden önce satın alınan malda tasarrufta bulunmak caizdir.

 

Bu hadis, Hz. Nebi'in sahabenin durumlarını ne ölçüde gözettiğini, onları mutlu etmeye ne kadar hırslı olduğunu da göstermektedir.

 

ibn Ömer'in, Hz. Osman'ın yanından çıkması satım akdinin kesinleşmesi, Hz. Osman'ın akdi feshetme hakkının kalmaması içindi.

 

İbn Ömer'in "ben onu Semud arazisine üç günlük bir mesafeye yollarken o beni Medine'ye üç günlük bir mesafeye yollamış!" sözü şu anlama gelir: Ben, onun satım akdi öncesinde sahip olduğu arazi ile satım akdi sonrası sahip oldu­ğu arazinin mesafesini üç günlük arttırdım. O ise benim daha önceden sahip olduğum arazi ile satım akdi sonrası sahip olduğum arazinin mesafesini üç gün azalttı.

 

Her iki arazi de orada bulunduğu halde İbn Ömer "Medine'ye" demiştir. İbn Ömer Medine'ye yakın olmayı istediğinden "onu aldatmışım" demiştir.

 

Bu hadis, satım akdinin yapıldığı yerde bulunmayan bir malın, niteliklerinin belirtilerek satılmasının caiz olduğunu göstermektedir.

 

Hadis, kişinin kendi maslahatını başkasının maslahatına tercih etmesi konu­suna da temas etmektedir.

 

Yine hadis, arazinin arazi karşılığı satılabileceğini, satım akdinde meydana gelen aldanma sebebiyle akdin geri çevrilmeyeceğini de göstermektedir.